ANALİZ
Giriş Tarihi : 09-11-2022 13:20   Güncelleme : 15-11-2022 09:10

Zeynep Öztürk Yazdı: Çocukluğunuzu Hatırlamak İsterseniz Okuyun?

Zeynep Öztürk Yazdı: Çocukluğunuzu Hatırlamak İsterseniz Okuyun?

Kanadalı bir yazar olan Lucy Maud Montgomery 1874’te Prens Edward Adası’nda doğdu. Yazar, küçük yaşta annesiz kalmış ve çocukluğunu büyükannesinin yanında geçirmiştir. Önceleri yerel bir gazetede makale yazan yazar, daha sonra postanede çalışmaya başlamıştır. Hayatı boyunca 20 roman kaleme alan yazarın en ünlü romanı “Yeşilin Kızı ANNE”dir. Halen Kanada’nın en sevilen yazarları arasındadır.

 

Sis, çiftliğin üzerini ince bir tül gibi örtmüştü. Çok ince yağmasına rağmen her yeri ıslatan yağmur havayı iyice üşütmüş olsa gerek ki Marilla eski model sobalarına bir odun daha attı. Şalına iyice sarılmış bir şekilde koltuğuna oturan Marilla, pencereden dışarı tekrar bakıp eline örgüsünü aldıktan sonra sobanın karşısına oturdu. Merak içerisindeydi. Acaba hatamı yapmıştı bu kararı almakla. Ya başlarına türlü türlü iş gelirse, iki kardeş olarak ne yapabilirlerdi ki…

Yolculuk çok uzun sürmüştü. Acıkmış, yorulmuş ve haddinden fazla heyecanlıydı. Bu sefer sevdirecekti kendini, emindi buna. Diğer evlatlık verildiği evlerde yapmış olduğu hataları yapmayacaktı. Mesela hayal kurmayacaktı, asla çok konuşmayacak ve kitaplardan bahsetmeyecekti. Tren garının bahçesinde henüz yeni çiçek açmış erik ağacının altında otururken almış olduğu bu kararı, erik ağacına anlatmış ve ondan hatıra olsun diye kar gibi çiçeklerle süslü minik bir dal almıştı. Tam bu sırada ona yaklaşan ihtiyar adamı fark etti. Bu o muydu yoksa, onu teslim almaya gelmiş yeni yuvasının sahibi.

Onu görür görmez sevmişti Anne. Ne huzur dolu bir adam diye düşündü. At arabasıyla yola koyulduklarında ona o kadar çok şey anlatmak istiyordu ki hem nerden başlayacağını bilmiyor, hem de susarsa bir daha konuşacak cesareti bulamayacağından korkuyordu. Hiç konuşmayan bu adamın yanında aldığı huzur, yol boyunca çektiği her zorluğa bedeldi. Öyle ki yolculuk hiç bitmesin istiyordu.

Son tepeyi aşıp ışıkları yanmış çiftliği görünce korku ve heyecan tekrar galip geldi Anne’in kalbi heyecanla atıyordu.

Onu karşısında gören Marilla şaşkınlıktan afallamış adeta şok olmuştu. Çünkü onların talebi çiftlik işlerine yardımcı olabilecek bir oğlan çocuğuydu. Oysa şimdi karşısında cılız, kirli elbiseli, kızıl örgülü saçları iki yana düşmüş parlak yeşil gözlerinin yanı sıra ince yüzünde çiller olan bir kız çocuğuydu.

Kardeşinden gelen açıklama onu tatmin etmemiş yanlış anlaşılma sonucu yapılan bu hatanın yarın kızı geri götürerek düzeltileceğine karar vermişlerdi.

Yemek yiyemiyordu Anne. Bırak yemek yemeyi nefes bile alamıyordu. Ne yani bir yanlış anlama yüzünden mi buralara kadar gelmişti. Ya kurduğu onca hayal ne olacaktı. Peki ya görür görmez sevdiği ve baba hissi uyandırdığı sessiz sakin adamdan ayrılacak mıydı? Hem de tepeden aştıklarında görmüş olduğu bu çiftliği görür görmez yuvası gibi benimsemişken. Hiçbir hayali bu kadar gerçeğe yakın olmamıştı. Ve bu hayalin yarın biteceğini ona söylüyorlardı.

Anne tavan arasında ona gösterilen odada hıçkırarak ağlayıp uyuduğunda alt katta kardeşler arasında çok çetin bir tartışma başlamış ve maalesef Marilla, kesin bir şekilde gitmesi gerektiğine hükmetmişti. Yarın sabah, o kız gidecekti ve yerine erkek kardeşine yardım edebilecek olan bir oğlan çocuğu istenecekti.

Sabah şiş gözlerle Marilla’nın elini tutmuş uzaklaşırken son bir kez ilk defa yuvası gibi hissettiği eve baktı. Oysa kader bir yanlış anlamayla başlayan bu serüveni daha yeni başlatmıştı. Evet hislerinde yanılmamıştı yuvası gibi gördüğü ev onun gerçek yuvası olacaktı…

Annesi babası öldükten sonra yetimhaneye bırakılan ve defalarca evlatlık verilen hayalperest, maceracı, türlü yaramazlık yapan ve tam bir kitap kurdu olan küçük bir kız çocuğunun hikayesini anlatıyor bu kitap. Yazar bu eserinde günümüzde hala sorun teşkil eden sınıf farklılıklarını, güzel-çirkin olgusunu, ırkçılığı, haksızlıkları ustaca kaleme almıştır. Ayrıca yazarın yapılan her davranışın arkasında mutlaka duygusal bir kaçış ya da arayış olduğunu apaçık ortaya sermesi güzel bir detay olmuştur.

Bu kitap bana çok güzel hayallerle başladığımız şeylerin tam bir yanlış anlaşılma ve hayal kırıklığı ile de sonuçlanabileceğini ama bizim yılgınlık göstermeden hayallerimizin peşinden koşmamız gerektiği mesajını veriyor.

Yazarın roman kahramanını ilk defa gören kişinin “Seni görüntün için seçmemiş oldukları açıkça belli oluyor” cümlesine biraz yakından bakacak olursak, günlük yaşantımızda kabiliyetlerimiz, yeteneklerimiz ve hatta adab-ı muaşeret kurallarına uymamız bile görünüşümüzün ardında kalıyor maalesef. Bu cümle, her defasında evvela dış görünüşe puan verildiğinin açık bir ifadesidir. Bu bölüm beni bilhassa etkilemiş ve yazarın bu cümlesiyle bizler de karşılaştığımızdan dolayı not ediyor, özümüz önemli olduğu için bu tür söylemleri dikkate almamamız gerektiği nasihatini alıyorum. İşte bu yüzden yazarın burada anlatmış olduğu ana fikre katılıyorum.

Son olarak roman kahramanının yapmış olduğu davranışlarda kendi çocukluğumu okumanın zevkine vardığımı söylemek isterim. Bilhassa sınıf arkadaşının kafasında kırdığı yazı tahtasını, saç rengini değiştirmek için yapmış olduğu büyük hata ve pasta yaparken ki dikkatsizliği nedeniyle farklı tatlar elde etmesi favorilerim arasında.

Yine ağaçlara isim takarak onlarla sohbet etmesi ve hele ormanda kendine küçük bir ağaç kulübe inşa etmesi bilhassa beni romanın içine çeken çocukluk anılarımdan olmuştur.

Her ne kadar farklı coğrafyada yazılmış bir macerayı anlatsa da her birimizin çocukluğuna inmemizi sağlayacağından bence “Yeşilin Kızı ANNE” okumak için özel bir kitap

Kaynak: ASBÜ Kütüphane & Kitap Ekim 2022

Hertaraf.com

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com