ANALİZ
Giriş Tarihi : 24-05-2023 23:25

Yusuf Yavuzyılmaz Yazdı: Başkanlık Sistemi İddialar ve Gerçekler..

Yusuf Yavuzyılmaz Yazdı: Başkanlık Sistemi İddialar ve Gerçekler..

Yaşadığımız günler, başkanlık sisteminin en büyük argümanının çöktüğünü gösteriyor. Bu argüman, “güçlü iktidarların oluşması ve ülkenin koalisyonlardan kurtulup istikrara kavuşması” idi. Başkanlık sistemi uygulamasının daha ikinci seçiminde bu iddia çöktü. Koalisyonların ortadan kalkmasını bırakın, her iki tarafta da altılı yedili koalisyonlar ortaya çıktı. Yani koalisyonları ortadan kaldırmayı amaçlayan sistem koalisyonu kurumsallaştırdı.

            Başkanlık sistemi, bizi, önümüzde yüzleşeceğimiz daha çetin bir sorunun eşiğine bıraktı. Seçim sonucunda seçilen Cumhurbaşkanı parlamentoda çoğunluğu sağlayamaz ise kriz nasıl aşılacak? Çünkü bütçe onayını parlamento yapıyor.

            Yüzde elli artı bir anlayışı çoğunluğun aksine küçük partileri kilit duruma getirmiştir. Klasik parlamenter sistemde yüzde 49.5 veya daha az bir oy sizi iktidara taşırken, bu sistemde hiçbir işe yaramıyor. Yani geri kalan yüzde yarım ile yüzde, 49.5 eşitleniyor. Bu durum sayısal olarak az oy desteğine sahip partileri öne çıkarıyor ve toplumsal desteğin çok üzerinde bir etkiye neden oluyor.

            Öte yandan farklı siyasal anlayışların bir araya gelerek ortak bir yönetim oluşturmasının olumsuz görülmesi siyasal kültürümüzle alakalıdır. Çünkü siyasal kültürümüz çoğulculuğu, şurayı, danışmayı reddeden bir alt yapıya sahip.

            Tarihsel mirasımız Alparslan, Fatih, Kanuni ve Atatürk gibi güçlü, merkezi, otoriter lider anlayışından besleniyor. Bu otoriter zihniyeti çoğulculuğa, müzakereye açık bir zihniyete dönüştürmek önemli bir çaba gerektiriyor. Çünkü zihniyetler bugünden yarına değişmiyor. Zihniyetlerin kurumsallaşması uzun zaman aldığı gibi değişmesi de uzun zaman gerektiriyor.

Türkiye siyaseti, hemen hepsi otoriter kültürün değişik ideolojik renklerinin olduğu siyasal anlayıştan beslenen aktörlerden, çoğulculuk talep etmek gibi bir çelişkiyi barındırıyor.

            Hemen hepsinin içinde bulunduğu partilerde bile otoriter yapıların olduğu liderlerden nasıl bir siyasal çoğulculuk gerçekleşeceği de ayrı bir sorun alanıdır.

Türkiye siyasetinin sorunu yapısaldır. Güçlü merkezi idareyi en iyi model kabul eden zihinsel yapı ile demokrasiyi kurumsallaştırmak mümkün değildir.

Kuvvetler ayrılığının kurumsallaşmadığı, daha da önemlisi yargı bağımsızlığının tam olarak sağlanamadığı ülkelerde başkanlık sistemi, otoriter ve güçlü liderlik anlayışına dayalı modeli, demokrasi içinde inşa etmek anlamına gelecektir.

            Başkanlık sistemi, normal koşullarda bir araya gelmeyecek partileri aynı yerde birleştirdi. Bu normalleşmeye mi, menfaate mi, sistemin zorunluluğu olarak ortaya çıkan bir sonuca mı, yoksa yeni bir siyaset biçiminin ön adımlarına mı işaret ediyor? Nasıl okunmalı bu süreç?

            Önümüzdeki dönemde en çok tartışılacak sorunlar bunlar olacaktır.

Farklı Bakış

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com