TEFSİR
Giriş Tarihi : 19-05-2023 18:30   Güncelleme : 01-06-2023 22:48

Tefsir Notları: Bakara Suresi -22- Ayetler: 106-110

Tefsir Notları: Bakara Suresi -22- Ayetler: 106-110

106- Biz, ondan daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiç bir ayeti neshetmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız (ya da geri bıraktırmayız). Bilmez misin ki Allah, gerçekten her şeye güç yetirendir.

Bu, Yahudilerin müminlerin zihinlerinde şüphe uyarmak için sordukları bir soruya cevaptır. Onlar şöyle diyorlardı: "Kur'an, önceki kitapların Allah tarafından gönderildiğini söylüyor. Eğer böyleyse Kur'an, neden önceki kitaplardakilerden değişik emirler veriyor? Nasıl olur da, aynı Allah, farklı zamanlarda farklı emirler verir?” Ayrıca şöyle de diyorlardı: "Kur'an, Yahudi ve Hıristiyanların kendilerine indirilen öğretilerin bir kısmını unuttuklarını söylüyor. Allah'ın öğretilerinin hafızalardan silinmesi nasıl mümkün olur?" Onların bu soruları, Hakk'a ulaşmak için değil, karışıklık çıkarmak için sordukları açıktır. Allah, onların bu sorularına şöyle cevap verir: "Ben Kâdir'im ve benim gücüm sınırsızdır. Ben herhangi bir emrimi değiştirebilirim veya onun unutulmasına izin verebilirim. Fakat onun yerine aynı amacı yerine getiren, ondan daha iyi veya ona denk bir şey koyarım."

Ali Bulaç Nesih’in üç alanda vuku bulduğunu söyleyebiliriz diyor.

a)Varlık aleminde kozmik düzende

Varlık ayetindeki her obje Allah’ın bir ayeti olduğuna göre, bu oluş ve bozuluş sürecinde değişim bir kısmının alemden çekilip bir kısmının onların yerini alması Varlık aleminde kozmik düzende olan Nesihtir.

b) Eski şeraitlerdeki nesih.

c)İslami hükümler içerisindeki nesih:

Bu konu tartışmalı bir konudur. Kuran içinde nesih var mıdır? Varsa hangileridir? Alimlerin bir kısmı olduğunu söylemektedir. Ancak Kuran’da nesh edilen ayet olduğunu söyleyenler hangi ayetlerin yafa kaç ayetin nesh edildiği konusunda ihtilaf etmişlerdir.

Bizim kanaatimize tefsirlerden anladığımıza göre Kuran’da mutlak nesih yoktur. Bugün Kuran’da var olan ayetler illetine ve hikmetine göre zaman ve şartlara göre yaşanır, yada birbirini nesh ettiği iddia edilen ayetler yeniden hayata yön verebilir.

107- (Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Ve sizin Allah'tan başka veliniz de yardımcınız da yoktur.

Evet yerlerin ve göklerin mülkü Allah’ındır. Varlık alemindeki her türlü iktidar servet ve bilgi izafidir. Yeğane iktidar izzet ve güç Allah’a aittir. Allah mülkünde dilediği gibi tasarrufta bulunur.

Gerçek bilince sahip olan kainatı ve Allah’ı tanıyan insanlar sadece Allah’ı tevekkül eder dost olarak Allah’ı seçerler. Ve sadece ondan yardım isterler…

108- Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, artık o, dosdoğru yolu sapıtmış olur.

Soru sormanın iki gayesi vardır.

Birincisi dini vecibeleri samimiyetle yerine getirmek ve gerçekten doğruyu öğrenmek için. Kuran’ın örnek verdiği İçki, Kumar (Bakara-219) ve yetimler hakkında (Maide- 220) sorulan sorular bu türdendir.

İkincisi işi yokuşa sürmek görevden kaçmak ve sorgulamak amacı ile soru sormaktır. İsrail oğullarının inek kıssası ile ilgili sorduğu sorular bu türdendir. Hatta daha ilerisini yapmışlar Allah’ı bize göster demişlerdi.

İlk soru sorma biçimi meşrudur ve teşvik edilmiştir. İkincisi ise meşru değildir. Ve kınanmıştır. 

Yahudiler kılı kırk yarma hastalığına tutulmuşlardı. Müslümanlara anlaşılması güç ve gereksiz sorular yöneltiyorlar ve onları Hz. Peygamber'e (s.a.) aynı soruları sormaları için ayartmaya çalışıyorlardı.

Bu ayetle Müslümanlar Yahudilerin oyununa gelmemeleri konusunda uyarılıyor. Müslümanlar, kendilerinden isteneni yapmalı ve yasaklanandan kaçınmalıdırlar. Güç ve enerjilerini gereksiz çabalarla harcamamalı, aksine önemli meselelere dikkat etmelidirler.

109- Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.

Bu ayette kitap ehli ile Müslümanlar arasındaki adı konulmamış  gizli bir mücadeleye dikkat çekilmektedir.

Kıskançlık yani ‘Haset’ kişinin kendinde olmayan bir nimetin, bir başkasında görüp onun elinden alınmasını istemesidir.

Allah kitap ehlinin Müslümanlara olan kıskançlığını ifade ettikten sonra Müslümanları uyarıyor  “Onlar nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin.”

Yani, "Onların düşmanlığı ve kıskançlığı sizin dengenizi yitirip, onlarla tartışma, kavga ve münakaşalara dalmanıza neden olmasın. Siz vakarınızı kaybetmemeli ve değerli vaktinizi bu tip anlamsız çabalarla harcamamalısınız; fakat, doğru yolda gitmeye devam etmeli ve sabırla Allah'ın hükmünü beklemelisiniz. Allah'ı anıp iyi ameller işlemelisiniz. Çünkü, Allah önünde sizi kurtaracak olan şeyler onlar değil, ancak iyi amellerdir."

110- Dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız. Hiç şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

Namaz ve Zekat bir Müslüman’ın bireysel ve toplumsal hayatında merkezi öneme sahip iki ibadettir.

Namaz gerçek Müslüman’la Müslüman olmayanın ayrıldığı noktadır. İslam teslimiyet Müslüman ise teslim olan demektir.  Namaz; Allah’a teslim olmanın somut bir ifadesidir.  Müslüman olmanın somut bir ifadesidir. Namazın en somut anlamı kişinin Müslüman olduğunun ilanıdır. Namaz kılmak Allah’a ibadeti hayatında somutlaştırmak, Allah ile irtibatı diri tutmak demektir.

Zekat ise üretkenliği sağlayacak insanlar arasında dayanışmanın armasına, kardeşliğin sağlanmasına vesile olacaktır.

İnsan önden yani dünyada iken hayır namına iyilik namına ne gönderirse Allah katında onu bulacaktır. Hiç şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com