Hukuk temelde iki şey yapar. Düzeni sağlar ve adaleti tesis eder. Bir toplumda düzen ve adalet yoksa o toplumda hukuk işlemiyordur.
Türkiye’de yasalar ve hukuk sistemi düzeni korumak ve adaleti tesis etmek şöyle dursun. Kişiler üzerinden, niyetler hatta somut verilere dayanmayan kanaatler üzerinde toplumu dizayn eden veya hizaya getiren baskı aracına dönüştürüle biliyor.
Bu dönüşümlerden biri belki de en barizi 28 Şubat darbe dönemidir.
Ne acıdır ki siyasi otoriteler birçok kez olduğu gibi şimdi de Hukuku ayaklar altına alan uygulamalara imza atabiliyor.
Bu durumun en bariz örneği yakın zamanda yaşanan “Cezaevinde olan 28 Şubat darbesi generallerinin, Cumhurbaşkanı tarafından affedilerek kocadıkları gerekçesiyle cezaevlerinden topluca tahliye edilmesi” olayıdır.
Oysa kendilerini ülkenin gerçek sahibi seçkinler olarak gören 28 Şubat darbesinin general tayfasının marifetiyle, yargı baskı altına alınmış, hakimler ve savcılara brifingler verilerek yönlendirilirmiş ve o brifingli yargı kararlarıyla yüzlerce kişi hukuk dışı yargılamalara maruz kalarak, müebbet hapis cezalarına çarptırılmıştı.
28 Şubat mağdurlarının bir kısmı hala ceza evlerindeyken bu seçkin(!) generallerin serbest bırakılması en basit tabirle hukuk garabetidir.
Darbe gibi çok açık ve somut suçlamayla ceza evine atılmış kişilerin topluca affedilmesi, ancak hakkında somut bir suç delili olmayan, darbecilerin baskısıyla yargılanarak, hukuk dışı gerekçelerle müebbet hapis cezası verilen kişilerin içeride kalmaya devam etmesi hukuk ’un neye dönüştürüldüğünü görmek için yeterlidir.
MAZLUMDER’in 28 Şubat mağduru mahpusların yeniden yargılanması için verdiği mücadelede, bu mahpuslar için bırakın af düzenlemesini, yeniden yargılamayı bile çok görenlerin darbecileri topluca affetmesi hukukun katledilmesinden başka bir şey değildir.
MAZLUMDER konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında şöyle bir bilgi vermektedir;
“Herhangi bir somut suçu olmadığı için soyut bir suçlama olan örgüt üyeliğinden mahkûm edilmiş, kocadığı her halinden anlaşılan, sayıları 700’lere ulaşan ağır hasta ve yatalak insanlar cezaevlerinde tutulmaya devam edilmektedir. Ağır hasta, kocama haline tutulmuş, cezaevinde hayatını idame ettiremeyeceği açık olan mahpuslarla ilgili olarak ATK (Adli Tıp Kurumu) süreçleri ya çok uzatılmakta ya da olumsuz sonuçlanmaktadır.”
Ezcümle, varlığını 28 Şubat döneminde verilen mücadeleye borçlu olan hükümetin ve Sayın Cumhurbaşkanının gelinen noktada, affetme yetkisini dahi seçkin azınlık lehine kullanması, şahsi ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan diğer mahpuslar için kullanmaması ülkenin geldiği durumun görülmesi açısından önemli bir göstergedir.
Umarım bu durum yeniden değerlendirilir hiç olmazsa bu yetki söz konusu diğer hasta ve yaşlı mahkumlar için de kullanılır.
Vesselam…
Hertaraf.com