ANALİZ
Giriş Tarihi : 20-12-2022 16:45   Güncelleme : 02-01-2023 15:18

Oral Çalışlar Yazdı: Kılıçdaroğlu mu İmamoğlu mu?

Oral Çalışlar Yazdı: Kılıçdaroğlu mu İmamoğlu mu?

Oral Çalışlar Posta gazetesinde "Kılıçdaroğlu mu İmamoğlu mu?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte o yazı: 

Muhalefet sonunda kritik noktaya geldi: 6’lı masa, asıl birlik sınavından şimdi sahabet geçecek. İki isim öne çıkıyor: Biri Karadenizli bir köylü çocuğu. Diğeri, Dersimli bir ailenin okumuş yazmış oğlu. Biri, CHP gibi bir partiyi sakin ve sabırlı bir çabayla, katı devletçi-milliyetçilikten ılımlı hale dönüştüren uzak yol kaptanı.

Diğeri, mücadeleci, dinamik ve sosyal tavrıyla İstanbul’da büyük başarı kazanan bir yerel yönetici. “Kılıçdaroğlu mu, İmamoğlu mu?” sorusuna net bir cevap vermenin zamanı geldi.

Son mahkeme kararına kadar, çevremdekilerin çoğu, kazanma şansını yüksek gördükleri İmamoğlu’nu tercih ediyordu. İmamoğlu’nun görece gençliği ve ataklığı bir avantaj olsa da bazı dezavantajlarını da gözlemlemek mümkün.

Bu dönem seçilecek cumhurbaşkanı, eğer Meclis’teki çoğunluk imkan verirse, parlamenter sisteme geçişin de önderliğini yapacak. Bir anlamda 6’lı masayı sürdürecek. Bunun için ciddi bir siyasi esneklik göstermesi, ortaklarının güvenini kazanması gerekiyor.

Bugüne kadar 6’lı masanın ayakta kalıp yoluna devam etmesi konusunda en çok emeği olan, Kemal Kılıçdaroğlu. Yalnızca emeği değil, sabrı ve yöneticilik yeteneği ile de masayı sağlam kıldı.

'Karizma meselesi'

Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Karizmatik değil” değerlendirmesinin, “Masaya yumruğunu vuran adam” özleminin sağlıklı olmadığı kanısındayım. Dünyada son dönemde otoriter liderliklerle demokratik liderlikler arasında bir kamplaşma yaşanıyor.

Bir ülke demokratikleştikçe siyasetçisi de normalleşiyor. Sıradan insanların politika alanına girmesi kolaylaşıyor. Ülkemizin “karizmatik lider” dense, demokrasiye inanmış, gösterişi veya afrası tafrası olmayan “yeni” siyasetçi tipine ihtiyacı bulunuyor.

Tabii ki bir adayın ışığı, parıltısı da olsa güzel olur… Ama bu ışık kamaştırdığı gözlerle onu çevresini göremez hale getirmediği sürece. İmamoğlu’nun yöneticiliğine son vermeyi de içeren karar, muhalefet adayı konusunda seçeneklerin giderek azaldığını gösteriyor.

Seçimlere 6 ay gibi bir süre kaldı. Bir süre sonra adayların netleşmesi yasal olarak zorunlu hale gelecek. İmamoğlu’nun cezasının onaylanması halinde, eğer aday o olursa, bir anda muhalefet adaysız hale gelebilir. Bir de şu taraftan bakalım: Kılıçdaroğlu, eğer parlamenter sisteme dönüş gerçekleşirse, en büyük partinin lideri olarak, başbakanlığın ilk adayı olur.

Hükümeti kurma görevinin onun olması gerekir. Bunun yanında, diğer partilerin CHP içindeki aday yarışına müdahale etmelerini, siyaset etiğine de aykırı bulmak mümkün.

Kılıçdaroğlu’nun kimliğini sorun edenler, bu toplumun bu tür konularda ne kadar esnek olduğunu, sandıklar açılınca görecekler. Bu millet sürprizleri sever.

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com