ANALİZ
Giriş Tarihi : 28-09-2022 07:02   Güncelleme : 28-09-2022 07:06

Mehmet Utku Şentürk Yazdı: Filistin’in Che Guevara’sı Leyla Halid

Mehmet Utku Şentürk Yazdı: Filistin’in Che Guevara’sı Leyla Halid

Doktora çalışmaları yürüten Mehmet Utku Şentürk, hayatını Filistin mücadelesine adayan Leyla Halid’in yaşamına mercek tutuyor.

Takvim yaprakları 29 Ağustos 1969’u gösterirken Roma havaalanında beyaz bir takım giymiş, geniş kenarlı bir şapka ve büyük bir güneş gözlüğü takmış olan genç bir kadın oturmuş, TWA 840 sefer sayılı uçağı beklemektedir. Biraz gergin olsa da yine de soğukkanlılıkla havaalanı güvenliğinden bir tabanca ve el bombası geçirmiştir. Beyazlar içinde Audrey Hepburn’u hatırlatan bu güzel kadın Filistin Halk Kurtuluş Cephesi içinde “Şadya Ebu Gazale” takma ismiyle bilinen Leyla Halid’den başkası değildir. Aynı salonda, karşı tarafında oturan ve tanımazdan geldiği adam ise yine kendisi gibi FHKC “Che Guevara Gerilla Birimi”nden arkadaşı Selim İsavi’dir.

Leyla Halid ve Selim lsavi, Atina’ya giden uçağın rotasını değiştirip Halid’in doğum yeri olan ve 4 yaşındayken sürüldüğü Filistin topraklarının üzerinde belli bir süre uçtuktan sonra Suriye’nin başkenti Şam’a indirirler. Uçağın inmesinden sonra 116 yolcu indirilir ve uçağın burnu patlatılır. Ardından da Halid ve İsavi, Suriye yönetimine teslim olur Serbest kalmasının ardından önce Ürdün’e, daha sonra da Lübnan’a geçerler. Leyla Halid, yıllar önce Türkiye’de katıldığı bir TV programında uçak kaçırma eylemlerinin amacının, “Filistinlilere yalnızca mülteci gözüyle bakan dünyaya haklı bir nedenimiz olduğunu göstermek ve İsrail hapishanelerinde yatan Arap ve Filistinli mahkûmların rehineler karşılığında serbest bırakılmasını sağlamak” olarak açıklar.

Leyla Halid mücadelesini bırakma niyetinde değildir. Bütün dünyanın ve özellikle de İsrail güvenlik güçlerinin tanıdığı Leyla Halid, estetik ameliyatı olur ve Honduras pasaportu alır. Ardından da Nikaragualı Sandinist bir gerilla olan Patrick Arguello ile Honduraslı bir çift kılığında 6 Eylül 1970’de Amsterdam’da bir El Al Boeing 707 uçağına binerler. Ancak bu eylem planlandığı gibi gitmez ve Nikaragualı yoldaşı hayatını kaybeder. Kendisi ise yaralı olarak kurtulur. Londra’da tutuklanan Leyla Halid, daha sonra FHKC’deki yoldaşlarının bir başka uçak kaçırma eylemi sayesinde 28 gün sonra serbest kalır. İngiliz Başbakanı Heath, Filistin örgütünün elindeki Batılı rehinelere karşı onun serbest bırakılmasına karar verir. Halid, İngiltere’de geçirdiği kısacık süre içinde artık bir efsane olduğunu anlar. Başına sardığı kefiyesi, elinde AK-47’si, parmağında mermi ve el bombası piminden yaptığı yüzüklü meşhur fotoğrafı artık Che Guevara’nın ikonik fotoğrafı kadar ünlüdür, bir anda dünyanın en ünlü yüzlerinden biri oluvermiştir.

Kadının özgürlüğünün simgesi oldu

Onu görenler, 26 yaşındaki bu çelimsiz kızın onca eylemde ön safta olabileceğine bir türlü akıl erdiremez. Herkesin gözünde şaşkınlıkla bezeli bir hayranlık vardır. Kaldığı hücrede ona eşlik eden iki polis kadınla dostluk kurar, onlara geceler boyu davalarını anlatır. Hatta sevgilisiyle sorunları olan birisiyle uzun uzun dertleşir. Daha sonra onlara söz verdiği üzere Filistin’le ilgili kitaplar yollar. Leyla Halid’i efsane yapan öğelerden biri de, serüveninin Batı’da kadın özgürlüğü hareketinin yükselişine denk gelmesidir. Dünyanın bütün öfkeli kadınları onun gücünden esinlenir. Mağdur, ezik Arap kadınlarının arasından çıkmış olması, onun hikâyesini daha da güçlü kılar.

Yıllar sonra verdiği bir röportajda uçak kaçırma eylemini Filistinlilere yalnızca mülteci gözüyle bakan dünyaya haklı bir nedenimiz olduğunu göstermek ve İsrail hapishanelerinde yatan Arap ve Filistinli mahkûmların rehineler karşılığında serbest bırakılmasını sağlamak olarak sıralayarak, uçak kaçırma eylemlerine son vermelerine gerekçe olarak da bu amaçlarına ulaşmış olmalarını gösterir. Yine aynı söyleşide; “Biz kimseyi boşu boşuna öldürmeyiz. Velev ki İsrailli olsun. Amsterdam’da uçağı kaçırdığımızda yoldaşım Patrick Arguello öldürüldü. Yolcuların tamamı İsrail vatandaşıydı. Elimde iki bomba vardı. Bombaları onların üzerine attığımda aralarında kurtulan olmazdı. Ancak o an suçsuz insanları öldürürsem bunu Filistin özgürlük hareketine ve dünyaya nasıl anlatacağım aklıma geldi. Tutuklandım ancak bir şeyi ispat etmiştim; Biz Filistinliler, İsraillilerden güçlüydük. Onların silahları, orduları ve istihbaratı bizim karşımızda aciz kalmıştı. Biz uçak kaçırma eylemleriyle dünyaya kim olduğumuzu öğrettik. Hedefimiz de buydu zaten. Sonraki kaçırılan uçaklar sayesinde ben dâhil 13 arkadaşımız hapishanelerden kurtarıldı. Az kazanç mıdır bu?” diye açıklamalarda bulunur.

27.jpg

Yersiz yurtsuz bir mülteci

Leyla Halid, 9 Nisan 1944’te bir liman şehri olan Hayfa’da dünyaya gelir. Ailesi alt orta sınıftandı, varlıklı sayılamasalar da yoksul da değillerdi. Babası Ali Halid’in bir kahvesi vardır. 20 küsur yıl önce kurduğu işi yürüterek ailesini geçindirmeye çalışır. Annesi de kalabalıklaşan aileye bakmaktadır. Leyla, sayıları on ikiyi bulacak kardeşlerin altıncısıdır. Bunların en sonuncusu olan erkek kardeşi Nâsır, Leyla doğduktan 12 yıl sonra aile Lübnan’daki Sur şehrinde mülteci olduğu sırada dünyaya gelir. Mülteciliği ve yurt hasreti onu mücadeleye iter. Mücadeleye karar verdiğinde henüz 15 yaşındadır. Filistin Kurtuluş Cephesi’nin eğitim kamplarında hırsı ve yeteneğiyle sivrilir. Kadınların hep bir adım geriden yürüdüğü bir kültürde silah, arayı kapatır, Leyla da artık silahlanmıştır. Liseyi bitirdikten sonra Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde tıp eğitimine başlar. 1967 Altı Gün Savaşları’ndan sonra Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin Filistin ayağında kendisini gösterir.

1970 yılının eylül ayında Filistin Kurtuluş Örgütü ile Kral Hüseyin idaresindeki Ürdün Ordusu arasında yaşanan savaş tarihe ‘Kara Eylül’ olarak geçer. Yaklaşık 8 bin kişinin öldüğü “Kara Eylül” Savaşı sonrası üçü eşzamanlı olmak üzere dört uçak kaçırma eylemine katılır, 1969 ve 1970 yıllarında katıldığı, liderleri Wadi Haddad tarafından planlanan eylemlerle dikkatleri büyük ölçüde üzerine çeker. Londra’da 28 günlük tutsaklığının ardından özgürlüğüne kavuşunca tekrar Lübnan’a döner. Burada çok sıkı bir şekilde gizlenmeye çalışır. Bir yandan da FHKC’nin militanlarının eğitilmesinde görev alır. 1971 yılında, Lübnan’da bir yoldaşıyla aynı evi paylaşan Halid, evine gittiği bir akşam yatağına yerleştirilen TNT patlayıcıyı fark eder ve tekrar FHKC bürosuna giderek arkadaşlarına haber verir. Leyla Halid, ciddi bir suikast girişiminden kurtulmuştur. Söz konusu dönemde FHKC’nin lider kadrolarından önemli isimlerin Beyrut’ta mülteci kampları dışındaki bölgelerde suikaste kurban gitmesinden sonra FHKC, Leyla Halid’in kamplarda kalması gerektiğine karar verir. Bunun üzerine Leyla Halid belli bir süre başta Şatilla olmak üzere Filistinli mültecilerin kamplarında kalır.

‘Mücadeleden emekli olunmaz’

İlerlemiş yaşına rağmen mücadeleye devam eden Leyla Halid, 1982 yılında evlendiği ikinci kocası Doktor Fayez Raşid Hilal ile Bader ve Başar adındaki iki oğluyla birlikte Ürdün’ün başkenti Amman’da yaşamaya devam ediyor. Emekli olabileceği yaşı neredeyse on yıl geçmiş olan Halid, bir söyleşide “Mücadeleden ya da mücadelenin bir parçası olmaktan emekli olunmaz” diye ısrar ediyor. “Aynı konumda olmayabilirim, çünkü insan fiziksel olarak nesi varsa, belki 20-25 yaşlarından 45 yaşına kadar bütün kapasitesini, hevesle verebilir. Fiziksel olarak insanın ömrünün yarısında yukarı çıktığı diğer yarısında da aşağı indiği bilimsel bir şey ama irade de önemli. Olup biten her şey, psikolojik açıdan beni etkiledi tabii, ama hâlâ iradem var” diyen Halid “O nedenle emekli olacağımı sanmıyorum. Bunu düşündüm. Durum zorlaşıyor, ama bu daha da zor olduğunda emekliye ayrılacağım anlamına gelmiyor” diyerek sözlerini bitiriyor.

Karar

ZehraZehra

seyyidezehra@outlook.com