İnsanlık tarihinin altın çağı hiç kuşkusuz rahmet elçisi Efendimiz Aleyhisselam’ın yaşadığı Asr-ı Saadet yıllarıdır. Asr-ı Saadet, Yüce dinimiz İslam’ın doğduğu, insanlığın erdem ve fazilete doyduğu en kutlu zaman dilimidir. Bu mübarek devirde on bir ayın sultanı Ramazan ayında, gecelerin sultanı Kadir gecesinde, Kitapların sultanı Kur’an-ı Kerim, Peygamberlerin sultanı Hz. Muhammed’e (a.s.) indirilmiş. Böylece bütün zamanların en büyük vuslatı gerçekleşmiştir.
Vahyin aydınlığında iki cihan güneşi Efendimizin (a.s.) rehberliğinde ve onun etrafında pervane olan yeryüzünün yıldız şahsiyetlerinin yaşadıkları o muazzam hayat, mahşer sabahına kadar bütün Müslümanlar için her zaman ve zeminde tahlil, takip ve taklid edilmeye namzet yegâne hayat biçimidir. Kur’an ve Sünnet’in bir bütün olarak yaşandığı o kutlu çağın bir başka adı da Nebevi iklimdir.
Nebevi İklim Kur’an-ı Kerim’in sünneti seniyeyle ayet ayet yaşanarak tefsir ve tebliğ edildiği âdemin âlemde yaşadığı ilkbaharın adıdır. Hadis ilmi üzerindeki çalışmaları, eserleri ve bu alandaki vukufiyetiyle tanınan Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay, Ravza Yayınları’ndan Haziran 2022’de okuru selamlayan “Nebevi İklim” isimli eseriyle o bahardan esintiler sunmaya çalışıyor.
40 HADİS ŞERHİ GELENEĞİ
Yazarın alanındaki özgün çalışmaları kitabını benzerlerinden hayli farklı kılıyor. Kırk hadis şerhi geleneğine anlamlı bir katkı olmaya doğru yürüyüşünü emin adımlarla sürdüren kitap, 10 bölüm ve 266 sayfadan oluşuyor. Yazar, kitabı son derece akıcı bir üslupla kaleme almış. Böylece her okuyanın kitabı kolayca anlamasına kapı aralamış. “Nebevi İklim” kitabında her seviyeden okurun istifade edebileceği cümleler ve tespitlerde az değil. Üslubundan anlaşılıyor ki yazar, dağdaki çobana seslenirken, üniversitedeki akademisyeni de ihmal etmemiş.
Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay, kitabını bir duvar ustası gibi kaleme almış. Modern iklimin oryantalist sarsıntılarının yerinden oynattığı taçlar, bu kitap ile birer birer yeniden yerlerine konuyor. Bu zaviyeden bakıldığında kitap zihinsel bir tadilat kılavuzu gibi duruyor.
Hadis ve sünnete yönelik itibar suikastlarının her geçen gün hızını arttırarak devam ettiği günümüzde, ömrünü hadis ve sünnete adamış bir ilim adamının bütün Müslümanları fabrika ayarlarına dönmeye çağırması son derece kıymetli. Yazar kitabının önsözünde okuru adeta Medine sokaklarında dolaştırıyor. Yazar şu cümleyle hem asr-ı saadet dönemini hem de kitabını özetliyor: “Yaşanan hayat Nebevi hayat, verilen mesai Nebevi mesaj, hâkim olan iklim Nebevi iklim idi.”
Kitabın sohbet üslubuyla kaleme alınması okunacağı meclislere getireceği muhabbetten haberler veriyor. Yazar, bir hadis-i şerifi serlevha yapıyor ve o hadis-i şerifin ufkunda okuru esaslı bir seyahate çıkarıyor.
Yazar, sünnet ışığında bir hayat tavsiye ederek, okuru Nebevi İklimde ümmet olma bilincine davet ediyor. Zaman eskidikçe eskimeyen şeyleri tâdat sadedinde şöyle diyor: “Kitap aynı kitap… Sünnet aynı sünnet… Yol aynı yol… Metot aynı metot… Asırlar geçse de zaman yaşlansa da ve şartlar değişse de altın yine altın, teneke yine teneke olarak kalacaktır.”
Yeni Şafak
