Bu akşam harika bir film seyrettim. Konusu gerçek hayattan alınan 2016 yapımı “Gizli sayılar” filmi Üç Oscar almış. Üç harika bilim kadının hayatını anlatıyor… Ama bu kadınlar siyahi ve 1960’lı yıllar.. Yani siyahi insanların her yerde ama her yerde ikinci sınıf insan olduğu hissettirilmekle kalmıyor bizzat yaşattırılıyor… Bu filmde çok ilginç sahneler var fakat bana sevimli gelen “RENKLİ” kelimesi oldu…
Onlarca Afrika kökenli artistlerin rol adlığı film seyretmişimdir, sanırım ilk kez “siyahilere” Zenci diyerek aşağılayan bir kültürün yapımı olan filmde siyahilere renkli denmesine bu filmde rastladım. Acı gerçekleri bilmekle ya da kitap sayfalarında okumak aynı değilmiş. Hem seyretmek hem de duymak farklı etki yapıyor.. Heyecan ve üzüntü aynı zamanda üç kadının verdiği büyük emek, mücadele, yaşadıkları acılar, sıkıntıları aşıp başarıya ulaşma…
Ve başarı, kazanma sevincini yaşamak sinema sanatının seyirciye yaşattığı en güzel duygu bence…
Dünya yörüngesine çıkan ilk Amerikalı astronot John Glenn'in bütün dünyayı heyecana boğan operasyondaki her adımı bu üç zeki bilim kadınının yardımıyla olmuş. .Üç başarılı siyahi/renkli kadın Amerika’nın en önemli kurumu olan Nasa’da çalışıyor. Çok başarılı üç siyahi kadın her an her yerde görünmez bir el tarafından dışlanıyor, engelleniyor.. Matematkçi, bilgi işlemci ve mühendis olan bu kadınlar hayatlarında hep ilkleri yaşamış ve başarılarına böyle adım atmışlar…
Film 1960’lı yılların ilk yarısında NASA’da görev yapan üç siyah Amerikalı sayısal beyinli kadının hayat hikayesine odaklanıyor. Dönemin Amerika’sında yürürlükte olan, ırk ayrımına yönelik yasalar sebebiyle beyaz iş arkadaşlarından farklı bir binada, hak ettiklerinden aşağı pozisyonlarda çalışan Katherine, Dorothy ve Mary’nin öyküsü, filmin birçok alandaki üstün başarısı sayesinde ustalıkla beyazperdeye taşınmış…
Filmin hemen hemen her sahnesi harika görsellerle ve mesajlarla dolu ama benim dikkatimi birkaç sahne daha fazla çekti…
Matematkçi olan Katherine, Nasa’da sadece üst düzey yetkililerin girebildiği ve uzay mekiğinin tüm gizli bilgilerinin olduğu odada hesap işlemlerini kontrol görevi verilir. Bir çok dosyadaki hesapların incelenme görevi veriliyor ama çok az bir zamanda hesaplamaları doğru yapıp teslim etmesi gerekiyor çünkü Ruslar uzaya, uzay mekiği göndermişler Amerikalılar hala gönderememişler yani zamanla yarışma ve kıskançlık, geride kalma kompleksi var…
Matematikçi Katherine uzun süren bu hesaplamalardan vakit bulamadığı için tuvalete gidemiyor ve çok sıkışıyor adeta altına yapacak hale geliyor ve aynı odada çalıştığı hemcinsine tuvalet nerde diyor, o da siz “renklilerin” tuvaleti burada yok nerede olduğunu da bilmiyorum diyor. Matematikçi kadın elinde dosyalarla o yıllarda mecburi olan diz altı tayyör ve topluklu ayakkabılarla kocaman bir alanda olan Nasa’nın 800 metre uzaklıktaki farklı bir bloğunda renkliler için ayrılan tuvalete koşarak gidip geliyor. Tuvalette bile dosyaları incelemek için yanında taşıyor…Sonunda odadaki yöneticinin günde bir iki defa uzun zamanlar Katherine’nin ortadan kaybolması dikkatini çekiyor ve araştırdığında acı gerçeği öğreniyor. Aynı zamanda renklilerle beyazların kahve makineleri ayrı, kurum içinde yemek haneleri ayrı, karşılama törenlerinde durdukları alan hep ayrı…
Yönetici önce kahve makinesinin üstünde yazılı olan” renkli” kağıdını yırtıp çöpe atıyor sonrada tuvaletlerdeki “colored ladies toilets” /“renkli kadınlar için tuvalet“ /tabelasını kırıyor ve burada herkes eşit ve her yer herkesin kullanımında diyor…Tabi tüm bunları seyirci olarak seyir etmek ne kadar zor diyecekken batıda yıllarca süren bu insanlık dışı tutumu yaşayan siyahilerin/ renkli insanların acısını bir nebze anlayabiliyorsunuz.
Tüm bunlar olurken tabii Amerika’da ırkçılığın kaldırılması için sürekli yapılan sokak eylemlerinin de filmde gösterilmesi yönetmenin ve senaristin başarısı…
Dikkatimi çeken ikinci sahne yine Nasa’nın bilgi işlem bölümünde hasta olduğu için bir yıldır işe gelmeyen yöneticinin yerine başarıyla yürüten renkli bilgi işlemci Dorothy sırf deri renginden dolayı yönetici yapılmaması. Bu acıyı renkli kadına yönetici olmamasının sebebinin renginden kaynaklandığının söylenmesi o an o kadınla aynı acının seyirci tarafından da derinden hissettirilmesi…
Üçüncü sahnede bu kez renkli kişiliğiyle kadın mühendis Mary oldu…Çok heyecanlı, yılmayan, usanmayan, hak peşinde koşan, mücadeleci bir kadın. Nasa’da farklı ve düşük bir konumda çalışan mühendis kadın kendi alanıyla ilgili bölüme geçmek istiyor ama bir türlü renginden dolayı istediği bölüme geçemiyor…En sonunda beyazların devam ettiği ve aşırı ırkçı bir okuldan ders alması istenerek önünün kesilmesi planlanıyor. Ama mühendis kadın mahkemeye baş vurarak bunun kendisinin hakkı olduğunu savunuyor hakim tam olumsuz karar verecekken hakimin kürsüsünün önüne gelerek; hakimin hayatındaki ilkleri sayıyor ve kendisine bu okulda eğitim hakkı verirse yine ilklerden olacağını ve yüz yıl sonra bu ilkinin de söyleneceğini ve tarihe isminin düşeceğini söylüyor ve hakimi ikna ederek bu hakkı kazanıyor…
Maalesef insanlık tarihinde hakların mücadele edilmeden alınmadığın bir kez daha şahit olduk…Film sabırla, azimle ve çalışmayla başarının kesinlikle insana geleceğini gösteriyor. Kadınlar için bu mücadele sanırım iki kat değil çok daha fazlasını gerektiriyor….
Sinema filmi bir buçuk iki saat süren ama yılların yaşanmışlığını da size kısa sürede hem de sizi yormadan size kolayca anlatabilen harika bir sanat dalı…
Filmi seyretmek için aşağıdaki linki tıklayınız.